Ataması yapılmayan 51 öğretmen, yarın Ankara Adliyesinde hâkim karşısına çıkacak. Savcı, hâkime “Bunlar kamu düzenini bozdu; cezalandırılmalılar, hem de hapisle!” diyecek. Öğretmenlerin avukatı “Müvekkillerim devletin teşviki ile öğretmenlik mesleğini seçtiler. Ancak devlet diplomalarını ellerine tutuşturup ‘Gidin başınızın çaresine bakın!’ dedi ve onlar da Abdi İpekçi Parkı’nda oturarak devlete görevini anımsatmak istediler. Oturan biri kamu düzenini nasıl bozar hâkim bey!”  diye itiraz edecek. Bunun üzerine savcı delilini hâkime uzatacak.

Peki, delili ne savcının? Polis tutanağı…

Bizim gibi demokrasisi ileri ülkelerde kamu düzeninin bozulup bozulmadığına polis karar veriyor. Polise göre;

İşçilerin, kazanılmış haklarını elinden alan “Torba Yasa”ya itiraz etmesi kamu düzenini bozuyor,

Lise öğrencilerinin, gıda fiyatlarını yüksek buldukları kantini boykot etmesi kamu düzenini bozuyor,

Üniversite öğrencilerinin, harçlar yüksek demesi kamu düzenini bozuyor;

Öğretmenlerin, öğretmen açığı olduğu halde bizi niçin atamıyorsunuz demesi kamu düzenini bozuyor,

Alevinin, inandığı değerlerle yaşama isteği kamu düzenini bozuyor,

Kürdün, bırakın da Kürt gibi yaşayım demesi kamu düzenini bozuyor.

Velhasıl bu ülkede iktidarın hoşuna gitmeyen her söz ve eylem kamu düzeniyle ilişkilendiriliyor. Kamu dediğiniz nedir? Devlet mi, yoksa halk mı? İşçi, memur, emekli, öğrenci, Alevi, Kürt kamu değilse nedir?

Bilmem anımsatmaya gerek var mı? Tunus, Mısır, Fas ve Yemen ayaklanmasını ateşleyen, seyyar satıcılık yaparken (işsiz) tezgâhına el konulan bir Tunuslu üniversite mezununun kendisini yakması olmuştu. Bizde ataması yapılmayan 21 öğretmen, işsizliğin neden olduğu travmaya dayanamayıp intihar etti.

Haydi, yarın (saat 08.45) Ankara Adliyesine gidip yargılanan AYÖP (Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu) üyesi öğretmenlere destek olalım; biri kendini yakmadan…