Kitaplar


 

 


(Ortak kitap)
 



    https://www.facebook.com/ozmenu  https://twitter.com/unalozmen

 

Ünal Özmen

 
Ünal Özmen
ozmenu@gmail.com
“İŞLEMDEN KALDIRILARAK HIFS EDİLMİŞTİR”
14/12/2010
                                                                                    23 Kasım 2010

“Faydasız yiyiciler” Nazizmin, “Alman ırkını bozan” özürlü ve öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için kullandığı bir kavram. Naziler, Saf kan Alman da olsa, özürlü doğan bebekleri doğumun ardından itlaf ediyordu. Çünkü Naziler onları, üretmeden tüketen “faydasız yaratıklar” olarak görüyordu. Kaynaklar, bu politika sonucu Nazilerin 300 bin çocuğu öldürdüğünü söylüyor.

   İnsan hakları kavramının kat ettiği mesafe, artık bu tür düşüncelerin açıktan dile getirilmesine izin vermiyor. Fakat hukuk kurallarındaki insana dair gelişme, bu tür düşünceleri ortadan da kaldıramadı. Benzer fikirler hâlâ farklı biçimlerde ifade edilmeye, uygulanmaya çalışılıyor.


   Hüseyin Çelik’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde “başarısız öğrenciler”in okullarından alınıp Açık Liseye yönlendirilmesi projesi böyle bir yaklaşımın ürünüydü. Büyük oranda yoksul aile çocuklarını etkileyecek karara göre başarısızlık kime ve neye göre belirlenecekti. Bu öneriyi o tarihlerde “Faydasız yiyiciler” başlıklı bir yazıyla eleştirmiştim.

   Benzer zihniyet Eğitim Bakanlığına virüs gibi bulaşmış. Değişik biçimlerde kendini gösteriyor. Kütahya İl Milli Eğitim Müdürlüğünün SBS sınavlarında başarı oranını düşürdükleri gerekçesiyle “başarısız” öğrencilerin bu sınavlara katılmasının engellenmesi yönündeki okullara gönderdiği resmi yazısı bunlardan biri.

   İl Müdürlüğü, söz konusu yazıyı okullara Şubat ayında gönderdi. Konu olarak gündeme oldukça uzak, fakat Eğitim Sen Kütahya Temsilciliğinin açtığı davanın geldiği aşama ve ilginç bir durum bu konuyu ele almama neden oldu.

   Eğitim Sen, yazıyı okullara gönderen vali yardımcısı Cengiz Horozoğlu hakkında yasalara ve etik kurallara aykırı davranışından dolayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere Kütahya C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunur. Savcılık, Kütahya Valiliğinden soruşturma izni ister. Valilik, doğal olarak soruşturma izni vermez.

   Eğitim Sen, şimdi valiliğin bu kararına itiraz ediyor. Buraya kadar her şey anormal! Normal olan(!) ise Eğitim Sen Kütahya Temsilciliği adına davacı olan Abdullah Çiçek’in valiliğe verdiği dilekçeyi davalı vali yardımcısı Cengiz Horozoğlu’nun yanıtlaması. Vali yardımcısı, gönderdiği yazıda “İddia edilen hususlarla ilgili düzenlenen dosya Valilik Makamının onayı ile işlemden kaldırılarak hıfs edilmiştir.” diyor.  Muhtemelen kendisinin verdiği “hıfs” (her halde arşive kaldırıldı demek istiyor) kararını kendi imzasıyla göndermekte sakınca görmüyor. Ne dersiniz, burası Türkiye değil mi?

Oktay Ekşi haklı mı ne…

   Oktay Ekşi, Hürriyet Gazetesi başyazarlığından istifasına neden olan 28 Ekim tarihli yazısında “Şimdi analarını bile satan o zihniyetin marifetlerini görüyoruz.” derken kuşkusuz bir benzetme yapıyordu. Ekşi, hedefindeki kişilerin, her şeyin değer ölçüsünün para olduğunu düşünmesine isyan ediyor benzetmesini de ağır bir ifadeyle dile getiriyordu. Teşbih de olsa bu sözün bir gazete yazısında kullanılmasını onaylamıyoruz.
   Fakat eline geçirdiği her şeye bir fiyat biçip, açık artırmaya çıkarıp paraya çevirmeye çalışanlara ne diyeceğiz? Bir şey demek gerek; görgüsüz, açgözlü, batakçı, sahtekâr vb. toplumun ortak değerlerini satan kişileri tanımlamakta yetersiz kalıyor. Bu anlayışa karşılık gelen okkalı bir kavram bulmak gerek. Belli ki Oktay Ekşi, alternatif ifadeyi bulamamış ve “analarını bile satan”lar demiş. Bana göre sorun Oktay Ekşi’nin bu ifadeyi kullanmasından çok, Türkçenin bazı durumları tanımlamaktaki yetersizliğidir.
   Anadolu Ajansının “OKULLARIN İSMİNDEN EĞİTİME 5,5 MİLYON TL” haberini okuyunca ben de aynı ikilem içine girdim. Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğünün diplomanızda, meslek kariyerinizde, adres ajandanızda ve ruhunuzda taşıdığınız okulunuzun adını parayla takas etmesini içinize sindiremiyorsanız bunu yapanlara bir çift laf etmeniz gerek. Ama edemiyorsunuz. Çünkü Türkçede karşılığı yok.
   Habere göre İl eğitim müdürü “Hayırseverlerin ilgisini çekebilmek adına” okulların isim hakkını satıyormuş. Yani parayı veren “ertesi günü okulun tabelasında ismini” görüp mutlu oluyormuş. Alıcıya diyecek sözümüz yok, fakat satıcıya aklınıza geleni söylemeye hakkınız var. Çünkü parayı bastırıp okul tabelasına kendi adını yazdıran adam, aslında sizin tinsel (manevi) değerlerinizi satın almış oluyor.



922 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Milli Eğitim Bakanı bunu izah etsin - 10/05/2011
Talim ve Terbiye Kurulu üyeliğine atanan Abdulkadir Yılmaz’ın, özel yayınevlerinin elemanı olduğu, onlar adına ders kitapları yazdığı ortaya çıktı.
Öğretmen öğrencisinin aile yapısına uygun olmalı - 03/05/2011
Öğretmen öğrencisinin aile yapısına uygun olmalı
Herkesin kazandığı ihale: Ders kitapları ihalesi - 26/04/2011
Milli Eğitim Bakanlığı 2011-2012 öğretim yılında okutulacak ders kitaplarının ihalesini bugün yapıyor. AKP, iktidarının ilk yılında beş yıl kullanılacak kitaptan söz etmesine rağmen bu projeyi yaşama geçirmedi. Tek kullanımlık kitapta ısrar etti. Yin
Erdoğan - 19/04/2011
Erdoğan "Kızım normal vatandaş dağl" dedi. Felsefecilr Derneği: Düşünca Eğitimi dersi zorunlu olsun CHP seçim bildirgesinde eğitim İstifayazorlamanın küçük faydaları
Meclis Başkanı da Kenan Evren'den davacı olmalı - 13/04/2011
Meclis Başkanı da Kenan Evren'den davacı olmalı Eğitime Dair kitaplar Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz
“Andımız” bir yemin ve isteklendirme metni ise - 05/04/2011
Zorunlu din dersi tartışması, Alevilerin istemi olarak gündemdeki yerini korurken Kürtler de BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın öncülüğünde ilköğretim okullarında her sabah öğrencilere törenle tekrar ettirilen “Andımız”ı tartışmaya açtı.
Polisi atlattım, kitabım matbaaya ulaştı - 29/03/2011
Şaka değil, polis el koymadan üçüncü kitabımı (Türkiye’nin Eğitim Gündemi) yayıncıma ilettim, o da matbaaya kadar ulaştırmış.
Polisi atlattım, kitabım matbaaya ulaştı - 29/03/2011
Şaka değil, polis el koymadan üçüncü kitabımı (Türkiye’nin Eğitim Gündemi) yayıncıma ilettim, o da matbaaya kadar ulaştırmış.
Bezdirici Bezdiriye (mobbing) son verebilir mi? - 22/03/2011
Mobbing, işyerlerinde gücü kullanma yetkisi olanların uyguladığı psikolojik saldırıyı tanımlayan bir kavram.
 Devamı