18. Milli Eğitim Şûra kararları 18. Milli Eğitim Şûra kararları Epey bir zamandan beri Kasım 2010’da gerçekleştirilen 18. Milli Eğitim Şûrasında alınan kararları değerlendirmek istiyordum. Ne de olsa yayımlanınca resmi bir nitelik kazandı. Katılımcıların belirlenmesinden raporların hazırlanış biçimine dek bir dizi uygulamaya bakarak “istişare” toplantısı sayıp dikkate almaya değer bulmasak da elimizde resmi bir belge var. Çünkü MEB, işine geleni Şûra kararıdır diye uygulamaya sokacak. Beş başlık altında toplanan 18. Şûrada toplam 197 karar alınmış. Kararların konulara göre dağılımı şöyle: Öğretmenin Yetiştirilmesi, İstihdamı ve Mesleki Gelişimi 34; Eğitim Ortamları, Kurum Kültürü ve Okul Liderliği 50; İlköğretim ve Ortaöğretimin Güçlendirilmesi, Ortaöğretime Erişimin Sağlanması 38; Spor, Sanat, Beceri ve Değerler Eğitimi 42; Psikolojik Danışma, Rehberlik ve Yönlendirme 33. Bu listeyi, çözüldüğü söylenen sorunların, AKP yanlılarından oluşan komisyonlara göre bile çözülmemiş olduğunu göstermek için çıkardım. Din eğitiminin yaygınlaştırılması, özel okulların teşviki gibi yeni sorunlar üretecek teklifleri saymazsak, alınan kararların çoğu geçmişten devralınan sorunlara işaret ediyor. Üstelik bu son Şûra, Eğitim Bakanlığına en az eleştiri getiren toplantı oldu. Daha bağımsız ve geniş katılımlı bir toplantıda kim bilir neler söylenirdi, neler… Kapsamlı bir değerlendirmeye yerimiz olmadığı gibi bunun gereği de yok. Fakat izlenmesi gereken iki konuya dikkatinizi çekmek isterim: Biri eğitimde kamusallığın aşındırılmasında diğeri din eğitiminde mevcut durumun yeterli görülmemesi.
Devletin eğitim harcaması neden azaltılmalı? AKP’nin hükümeti kurduğu günden beri ısrarla gündemde tuttuğu fakat muhalefetin tepkisiyle dondurduğu özel okulların teşviki, utandırıcı bir ifadeyle yeniden metne eklenmiş. “Eğitimde niteliğin artırılması amacıyla özel okullar teşvik edilerek sayıları artırılmalı, teşvik kapsamında çocuklarını özel okullara gönderen ailelere resmî okullardaki bir öğrenci maliyetinin yarısı kadar destek verilmeli ve bu yolla devletin eğitim harcamaları azaltılmalıdır.” Özel okullar, eğitimin niteliğinin artırılması için desteklenmeliymiş. Bunu kim söylüyor: Devlet. Be salak, kendi okullarının niteliğini neden yükseltmiyorsun diyesi geliyor insanın. Bu, devletin yaptığı her işin niteliksizliğe tekabül ettiğini dayatarak insanları liberal eğilimlere yönlendiren sapık bir mantığın ürünü; tartışmaya değer bir görüş değil, baştan reddedilmeli. Aynı paragrafta “özel okullara gönderen ailelere resmî okullardaki bir öğrenci maliyetinin yarısı kadar destek verilmeli ve bu yolla devletin eğitim harcamaları azaltılmalıdır.” deniyor. Neden, devletin eğitim harcaması neden azaltılmalı? OECD verilerine göre Türkiye öğrenci başına yılda ortalama bin 614 Dolar (2 bin 421 Tl.) harcıyor (ilköğretimde bin 130 Dolar). OECD ülkelerinde ilk ve ortaöğretim öğrencilerine yapılan harcama ortalaması 6 bin Dolar. Üyesi olduğumuz Zaten öğrenci başına OECD ortalamasının dörtte biri kadar bir harcama yapıyoruz onu da keselim, kısalım deniyor.
Çocuğunu özel okullara gönderecek aileler yılda bin 200 Tl. ile teşvik edilmeliymiş. “Resmî okullardaki öğrenci maliyetinin yarısı kadar” dendiğine göre karşılığı bu kadar ediyor. Bu para öğrenci başına ortalama 15 bin Tl. olan özel okul fiyatlarının yanında teşvik edici bulunur mu bilmem ama buna Anadolu’da el pipisiyle gerdeğe girme denir.
Yetmez, biraz daha din eğitimi verelim Bu zihniyetin, din eğitimini yaygınlaştıracak önerileri atlayacağını sanmıyorsunuz her halde. Bakın ne öneriliyor: “Değerler eğitimi konusunda önemli işlev gören ‘din kültürü ve ahlak bilgisi’ dersi çoğulcu bir anlayışla tüm öğretim kurumlarında daha etkin olarak okutulmalıdır.” Din dersinin mevcut uygulamadan “daha etkini” olarak okutulmasının nasıl olacağını ise sonraki paragrafta açıklamış: “Anayasa’nın 24. maddesinin ‘Din kültürü ve ahlak eğitimi-öğretimi devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitimi-öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır.’ hükmü gereğince isteyen anne ve babaların çocuklarının ahlaki ve manevi değerlerini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla seçmeli din eğitimi verilebilmesi için düzenlemeler yapılmalıdır.” Şûra, açıkça, zorunlu din dersine ek olarak ayrıca seçmeli din dersi öneriyor. Şûra kararı, bu berbat haline rağmen mevcut Anayasa’nın okul sistemine dahil etmediği bir uygulamayı yaşama geçirmeye çalışıyor. Hem de “ahlaki ve manevi değerleri” geliştirmenin tek yolunun “din eğitimi” olduğu vurgusunu yaparak. |
2402 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |