Ömer Dinçer Milli Eğitim Bakanı olana dek MEB’deki kadrolaşma, yolsuzluk, müfredat ve ders kitabı içerikleri, bilim karşıtlığı, dinselleşme gibi konularla ilgili haberler benim de ilgimi çekerdi. Bu konularda oldukça çarpıcı haberlerde imzam da var: Kura sonucu ilk atamasında Güneydoğu’daki bir köy okuluna gitmesi gereken öğretmenin bakan imzasıyla Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünde görevlendirildiği; bedelsiz ders kitabı politikasına dokuz yılda halkın bir milyar dolar bedel ödemiş olduğu; Talim Terbiyenin rüşvet batağında debelendiği; öğrenciler arasından polis yardımcısı seçildiği; okullarda Darwin’den söz etmenin cezalandırıldığı gibi çok sayıda haberi yapıp yorumlarken hükümeti dikkatli olmaya zorlayacağımızı umardık. Boş yere…

Geçenlerde, Talim Terbiyede görevli iki kişinin, sanırım bir ihbar sonucu, mal varlıklarındaki hızlı artıştan dolayı savcılığa çağırıldığını duydum. Her halde savcı, çağırılan kişilerin yetkilerini haksız kazanç, ne bileyim, belki de rüşvet almak için kullandıklarını sorguluyordu. Bu iki kişinin amirlerinin, yayınevleri adına çalıştığı kanıtlanmışken Cumhur Bakanı imzasıyla Talim Terbiyedeki kurul üyeliğine atanması; tamamlandığında 20 milyarı bulacağı söylenen FATİH ihalelerinin kanunen keyfe kedere bırakılması karşısında meblağ pek küçük geldi bana. 

AKP’liler sık sık yaptıkları iyi işlerin görülmediğinden yakınırlardı; o kadar kötü ve tehlikeli işlere imza atıyorlar ki artık yaptıkları her iyi iş görünür olacak. Biz de bundan sonra düzgün bir şey görürsek onlardan söz edeceğiz: Kuran dersini seçmeyen öğrenci okul yönetiminin ayrımcılığına maruz kalmadı! Kadın öğretmenler başları açık olarak derslere girebiliyor! Bilim yeniden müfredata girdi! Talim Terbiyenin rüşvet almadan kabul ettiği ders kitabı! Şaibesiz ihale!.. Olursa yazacağım, söz… 

Yorumlar