ÖSYM başkanı anlatamadı ama ben anladım ÖSYM Başkanının şifreli kopya iddialarına ilişkin yaptığı açıklama, ÖSYM’nin her zaman bir skandala açık olduğunu gösterdi bize. Bu kanıya, Başkanın sözcüklerin yerini değiştirerek anlaşılmaz kılmaya çalıştığı dilini çözerek vardım. OSYM Başkanı, konuşmasında uygun sözcükleri seçemediği gibi bulduğu sözcükleri yerli yerinde de kullanamadı. Fakat buna rağmen onun ne demek istediğini anladım. Başkan, her aday için soru ve yanıt seçeneklerinin farklı olduğu sınav kitapçıkları hazırladıklarını, basına dağıtılan kitapçığın ise sınava katılan bir milyon 700 bin kitapçıktan farklı bir kitapçık olması için ayrıca hazırlandığını, şifresi çözülenin bu kitapçık olduğunu söylemek istedi. Anladığım kadarıyla, 27 Mart’ta yapılan YGS sınavında, soruları şifreli yöntem kullanarak çözen olmamış; öyle sanıyorum. Fakat bir şey daha anladım ki ÖSYM’nin kullandığı seçenek dağıtma programı sorunlu: Basına dağıtılan kitapçıkta olduğu gibi yanıtları belli bir sistematiğe göre diziyorsa, program, diğerlerini de aynı olmasa bile benzer bir şekle göre dizebilir. Eğer yöntem değişmezse bundan sonra sınava girenler sorular yerine şifre çözmeye çalışacaklardır. Yakın zamanda dershaneler şifre çözme dersleri vermeye başlarlarsa şaşmam. ÖSYM Başkanı, KPSS sınavında ortaya çıkan yanıt hırsızlığının bir daha yaşanmaması için bir dizi polisiye önlem aldı. Aldığı önlemler, soru ve yanıtların ÖSYM’den çıkışını değil de çıktıktan sonra kullanılmasını engellemeye yönelikti. Sınav sorumluları ve katılımcıların metal düğmelerinin bile görüntüleme aygıtı olarak sabıkalı listesine alınması gibi absürt önlemler ise hırsızlığın içeriden, yani ÖSYM’den değil de dışarıdan kaynaklandığına dikkat çekmekti. Oysa bu işin iki sorumlusu var: Biri, adayın çok, seçilenin az olduğu sınava dayalı seçme yöntemi; diğeri ise emek harcamadan kazanmayı ahlaki bir sorun olarak görmeyen kültürel bozulma… |
2297 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |