Kitaplar


 

 


(Ortak kitap)
 



    https://www.facebook.com/ozmenu  https://twitter.com/unalozmen

 

Ünal Özmen

 
MEB’in düzenlediği kongreyi öğretmenler bilet alarak izleyebilecek

Milli Eğitim Bakanlığı, UNESCO ve Gazi Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediği 5. Sosyal Bilimler Eğitimi Kongresine (13-16 Ekim) dinleyici olarak davet ettiği öğretmenlerden 75 Lira talep ediyor. Kongrede bildiri sunacak öğretmen ise 150 Lira ödemek zorunda. Amacı “Ulusal eğitim sistemimize katkı sağlamak, ilk ve ortaöğretimde çeşitli alanlara yönelik verilen eğitimlerle ilgili araştırmalar yapılması ve bu alanlara nitelikli öğretmen yetiştirilmesi konularını da tartışmak” olan Kongreyi bu bedeli ödemeyen öğretmen izleyemeyecek.

Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer BALIBEY’in, “Değerli Eğitimciler” diye başlayıp “2011 Ekim ayında Ankara’nın güzel sonbaharında buluşmak dileğiyle…” diye biten öğretmenlere yönelik “KONGREYE DAVET” mektubu az daha beni bile icabete teşvik edecekti. Az daha diyorum çünkü mektubun ekindeki katılım koşullarını okuyunca eski bir aşk mektubundan araklanmış bu tahrik edici ifadelerin öğretmenleri söğüşlemek üzere alıntılanmış olduğunu anladım. Elbette, öyle üç kuruşa beş köfte yok, protokolde yer alan beş konuşmacının hamasetini dinlemek için 75 liracığı gözden çıkarmanız gerekiyor.

Öğretmenlerin meslekleriyle ilgili yayınları izlemediği sık sık dile getirilir; gelir düzeyinin kitapçıya uğramasını engellediğinden söz edilir. Bundan dolayı eğitim bakanlarına, öğretmenlere, meslekleriyle ilgili yayınları sağlaması, olmazsa bu alanda harcanmak üzere ek bir ödeme yapılması çağırısında bulunulur. Sanırım, artık sözü bile parayla satan bir Bakanlıktan böyle bir istemde bulunmak anlamsız, hatta saflık olur.

Evet, Milli Eğitim Bakanlığı, kendilerini geliştirsin diye öğretmenlerini dinleyici olarak bir Kongreye davet ediyor fakat utanmadan onlardan 75 Lira ödeyerek bilet almalarını istiyor. UNESCO’da buna alet oluyor. Korkarım, öğretmen katılımı yeterli düzeyde olmazsa literatüre, öğretmenler kendilerini geliştirmek için dinlemeye kaynak ayırmıyorlar sözü de eklenecek.

***

Ankara’da Çocuk ve Gençlik Edebiyatı günleri

Geçen hafta üç gün boyunca Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesinin düzenlediği Üçüncü Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumunu izledim. Ankara Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezinin düzenlediği Sempozyum, çocuk yazınının önemli kalemlerini bir araya getirmenin ötesinde, çocuk edebiyatı üzerine yapılmış akademik çalışmaların yorumlarıyla yazar ve okurlara yeni bakış açıları da sunuyor.

Üç gün süreyle sekiz salonun her birinde dört oturumda çocuk edebiyatına ilişkin hemen hemen her konu ele alındı. Yazarların dikkat etmesi gereken konulardan tutun da velilerin, çocukları için seçecekleri kitaplarda arayacakları niteliğe kadar her konuda bilgilendirici konuşmalar yapıldı.

İlki Ocak 2000’de, ikincisi Ekim 2006’da düzenlenen bu harika etkinliği kaçırmamaya çalışıyorum. Son yıllarda çocuk ve gençlik edebiyatı, tıpkı ders kitapları gibi devlet denetimine alınmaya çalışılıyor. Özellikle AKP döneminde çocuklara, hangi yazar ve kitabı okumaları gerektiği ısrarla empoze ediliyor. “100 Temel Eser” uygulamasını bu niyetin başlangıcı olarak görmek gerek. Bundan dolayı Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezinin düzenlediği etkinliği, sivil ve alternatif bir girişim olması bakımından önemli buluyorum.

***

Bir günde ilkokul, bir yılda ortaokul mezunu olabilirsiniz

Bu yaz yolumu denk getirip Isparta’ya girmiştim; oruç ayıydı, bir bardak çay içecek yer ararken şehrin merkezinde “BİR GÜNDE İLKOKUL BİR YILDA ORTAOKUL MEZUNU OLABİLİRSİNİZ”  yazan bir pankart ilişti gözüme. Cümlenin sonunda ünlem işareti olmamasına rağmen biri muziplik olsun diye asmış olmalı dedim kendi kendime. Fakat pankart Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün bahçe duvarına asılmıştı. Şaka olamazdı. Zaten afişin üzerinde MEB logosu vardı, devletle şaka olur mu?

Pazar günü olmasaydı girip soracaktım, arkadaşlar bunu nasıl beceriyorsunuz diye; beş yıllık okul (ilkokul) diplomasını bir günde veriyorsanız üç yıllık (ortaokul) okulun diplomasını bir yıl gibi uzun bir süre sonra vermeniz adil bir davranış mı diye de soracaktım. Bir dostumdan aldığım bilgiye göre afiş hâlâ yerinde duruyormuş.

Diyelim ki ilkokulla ortaokulun birleştirilip ilköğretim okuluna dönüşmesinin üzerinden tarih denecek kadar süre geçmedi. Peki, afişi oraya asanlar, 4 Temmuz 2011’den beri ilkokul diplomasının ehliyet almak için bile yeterli olmadığını da mı bilmiyorlar?

  
2076 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın