Taliban'ın daha doğrusu İslam'ın daha da doğrusu kapitalizmin eğitimle problemi Eğitimin, yurttaşlaşan insanın toplum içindeki yerini, konumunu, hak ve görevlerini bilip yerine getirebilmesi için devlet yükümlülüğünde herkesin erişebileceği şekilde eşit, parasız ve zorunlu olması fikri sosyalistlere aittir. O nedenle eğitimin burjuvazi tarafından zorunlu ve yaygın hale getirildiği tam değil, kısmen doğrudur. Burjuvazi, eğitimi, sanayi toplumuna işgücü (işçi, memur, bürokrat, uzman) kazandırmanın yolu ve iktidar mücadelesinde dine karşı önemli bir araç olarak görmesine rağmen hiçbir zaman kamusal hizmetlerden biri olarak benimsemedi. Burjuvaziye eğitimin kamusal bir hizmet olduğunu kabullendiren 19. Yüzyıl komünistleri oldu (Bunu başka bir yazının konusu yapmak istiyorum). Burjuvazi, dini kontrol edecek başka araçlar geliştirdiği ölçüde eğitimin dinselleşmesine itiraz etmez. Nitekim neoliberal döneminde feodal ayrıcalıkları kullanma arzusunun kabarmasıyla topluma bakış açısının feodallerden farklı olmadığı görüldü. Komünizmle mücadelesinde müttefik olarak medrese talebelerini (Taliban) kullanacak kadar sefilleşmesi, aynı zamanda laikliği tartışmaya açanın neoliberaller olması taktiksel politikalar değildi. Laiklik, dinlere/inançlara alan açmak için tartışmaya çekilmedi. Laiklik, kapsayıcı evrensel ve insani değerleri şekillendiren üst kavram olmasının yanı sıra, direniş kültürüne ideolojik destek sunduğu için hedef haline getirildi. Taliban, kapitalizmin dinle girdiği yarım asırlık kirli ilişkinin ürünüdür. Şimdi kalkıp öfkemizi tek başına Taliban'a yöneltmemizin pek bir manası yok. İslam'da toplum ümmettir; o nedenle İslamcılar ve İslami yönetimler, modern eğitimle edinilen yurttaşlık bilincini yönetimleri için tehdit olarak görür. Bundan dolayı Taliban liderlerinden Waheedullah Haşimi'nin "Bizim ülkemizde temeli olmadığı için demokratik sistem de olmayacak. Afganistan'da ne tür bir siyasi sistem uygulamamız gerektiğini tartışmayacağız çünkü açık. Bu şeriat kanunudur. Kız çocukların okula gidip gitmeyeceğine ulemamız karar verecek. Kadınların hicab, burka, sadece bir başörtüsü veya başka herhangi bir şey takıp takmayacağına onlar karar verecek. Bu onlara kalmış" açıklamasında bir tuhaflık görmüyorum. Tuhaf olan ve asıl tepki vermemiz gereken kendi insanını beşeri sermaye olarak görürken Afgan çocuklarını, kızlarını, kadınlarını, erkeklerini görmezden gelip Afgan coğrafyasını, madenini soymak için fırsat kollayan kapitalizme yöneltmek gerekiyor. Kısaca şunu demek istiyorum; Taliban'la, İşid'le, Boko Haram'la, Müslüman Kardeşlerle, El Kaide ile veyahut AKP'yle baş etmenin yolu kapitalizmle mücadeleden geçer. Eğer yanılıyorsam ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Kanada, Avustralya ve de tüm kapitalist dünyaya meydan okuyarak dünyanın orta yerinde bir şeriat devleti kuruluyorsa tanrı var demektir! |
136 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |