Cumhur İttifakına halk desteği yüzde 40; öğretmen desteği ise yüzde 80! Bu gün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü; bu vesileyle öğretmenlerin eğitim sendikaları üzerinden siyasetle kurduğu ilişkiye değinmek istiyorum. Sendikalarla siyasi partiler amaçları bakımından birbirine en yakın örgütlerdir. Biri bir sınıf, diğeri topluluk talebiyle yola çıkar. Parti, topluluğu genişletebilmek için her sınıfın; etnik, kültürel ve dini grubun talebini dile getirebilir. Sadece bir inanışın veya etnik grubun çıkarı için örgütlenmiş partiler dahi toplumun tüm kesimlerini kucaklama iddiasında olduğunu dillendirir. Programında ne yazarsa yazsın, yöneticileri ne söylerse söylesin sonunda her parti bir sınıfın çıkar örgütüdür. Sendikalar saf politik örgütlerdir, üyelerinin toplum içindeki statüsü bellidir. Dolayısıyla siyasi tercihlerini bu statü belirler. Fakat Türkiye gibi ülkelerde emekçiler sınıfsal karakterine uygun kararlar veremez ve sınıf çıkarına yakın partiyi seçmekte güçlük çeker. Eleştirel bilice sahip olamamanın dezavantajıdır bu… O nedenle siyasi tercihlerinde yanılma payı en yüksek toplum kesimi emekçilerdir. Eleştirel yurttaşlık, eğitimle kazanılan bir beceri. Deneyimler de iyi-kötü arasında ayrım yapmamızı kolaylaştıracak veriler sunar, fakat deneyimleri analize tabi tutacak teoriye sahip değilsek aynı şeyi yirmi yıl, belki daha fazla denemek zorunda kalabiliriz. Nitekim Türkiye emekçileri, yorumlama yeteneğinden yoksun olmanın bedelini en ağır ödeyenlerin başında geliyor. Eskiden emekçilerin, onları burjuva partilerinin aldatıcı söylemlerine karşı uyaran kendi içinden çıkardığı entelektüelleri vardı. Mesela öğretmenler; erken uyarı sistemi gibi çalışır, politik kararların hangisinin toplumun lehine hangisinin aleyhine olduğunu gösterirdi. Artık onlar da kendilerinin hangi sınıfa ait olduklarını ayırt edemiyor. Eğitim sendikaları üzerinden enerjilerini akıttıkları partilere baktığımızda öğretmenlerin nerede durduklarını, kime hizmet ettiklerini anlamadıklarını görüyorsun. Halkın aydını bildiğimiz öğretmenin kendini aydınlatamaz durumda olduğunu görmek oldukça üzücü… Türkiye’deki eğitim sendikalarının her birini bir siyasi partiyle ilişkilendirebiliriz. İster sınıf ister kitle isterse sarı olsun, sendikaların siyasi partilerle ilişkisi yadırganacak bir durum değil. Yeter ki sendikalar talep, partiler arz tarafında olduklarını unutmasın. Ne yazık ki eğitim sendikaları bu dengeyi koruyacak, siyaseti etkileyecek konumdan çok uzak. Bırakın ait oldukları sınıfın çıkarlarını korumayı, mesleklerinin aleyhine alınan karar ve pratikleri engelleme çabasına bile giremiyorlar. Özellikle sağcı eğitim sendikaları ilişkilendikleri partinin organına dönüşmüş durumda. Politikacı ve bürokratlar tarafından kurulup büyütüldükleri için bağımsız olamıyorlar. Fakat şu da bir gerçek ki öğretmenlerin yüzde 60’ı, sendikalı öğretmenlerin yüzde 80’i bu sendikalara üye: Eğitim Bir-Sen (MEMUR-SEN) AKP, Türk Eğitim-Sen (KAMU-SEN) MHP ile organik ilişki içinde. Bu noktada Eğitim Sen (KESK) yönetimi ile HDP yakınlığı gündeme getirilebilir. Bu iddiayı destekleyecek emareler olsa da sol sendikalardaki birbirini denetleyen/dengeleyen fikri çeşitlilik partilerin sendikalara müdahalesine müsaade etmiyor. Örgütlenmelerini çetin mücadeleler sonunda gerçekleştirmiş, sendikacılığı politik ilkelerle yapan sol sendikalar, minnet borçlu olmadıkları partilerle ilişkilerini daha seviyeli bir düzeyde tutabiliyor. Kamu sendikaları arasında sanırım en içler acısı durumda olan MHP'nin denetimindeki KAMU-SEN'dir. AKP'nin kamu çalışanları arasındaki parti kolu olan MEMUR-SEN’in ardından KAMU-SEN 527 bin üyesiyle en büyük ikinci konfederasyon. Üyelerinin 250 bini öğretmen. Okumuş-yazmış, iyi-kötü bir bakış açısına sahip kişiler MHP'den ayrılırken memleketin eğitim düzeyi en yüksek kesimini temsil eden bu sendikada küçük çatlaklar haricinde yarılma olmadı. KAMU-SEN ve itici gücü Türk Eğitim-Sen MHP çizgisinde yürümeye devam ediyor. İyi Partiye yakınlığı ile bilinen bir grup ayrılarak yeni bir eğitim sendikası (Hürriyetçi Eğitim-Sen) kurdu fakat ancak 15 bin kişiyi devralabildi. Bir önceki genel başkanı (İsmail Koncuk) İyi Partiden milletvekili olmuşken İyi Partinin bu sendikada bir karşılığı olmadığı düşünülemez. Uzaktan bakıldığında daha seküler bir üye yapısına sahip olduğu izlenimi veren KAMU SEN, nasıl oluyor da Türkiye sosyolojisine aykırı bir noktada durabiliyor. Bunu, yönetim yapısına, üyenin eğilim ve iradesine bağlayamayız. MHP, zihinsel problemleri cebren çözebilen bir parti. Sendikasındaki fikri tartışmalara da fiilen müdahale edebiliyor. AKP’lileşmesiyle MHP’den ayrılan siyasetçilerle hareket etme olasılığı görülen Türk Eğitim-Sen üye ve yöneticileri tekme tokat dışarı atıldı, kalanlar sindirildi. MHP, bu yönetme tarzını yeni keşfetmiş değil; KAMU-SEN kurucu genel başkanı Ali Işıklar, MHP Genel başkan yardımcısı ve milletvekili olunca yerini Resul Akay'a emanet etmişti. 90’lı yıllar, memur sendikalarının kurulduğu, taleplerini dillendirdiği yıllardı. 1999'da MHP hükümet ortağı oldu. Resul Akay başkanlığındaki KAMU-SEN, ister istemez hükümetle, dolayısıyla MHP ile karşı karşıya geldi. MHP buna müsaade etmezdi. Nitekim Resul Akay, sendikadan yaka paça uzaklaştırıldı ve partisinden gelen tehdit üzerine polis koruması istemek zorunda kadı. Öğretmenlerin, yaşadığı ekonomik ve sosyal krizden çıkış yolu arayan halkın yanında değil de krizi yaratan Cumhur İttifakının yanında durması nasıl açıklanabilir? Anketlere göre Cumhur İttifakının halktaki karşılığı yüzde 40; örgütü öğretmen desteği ise bunun iki katı, yüzde 80. Eğitim kuramcıları öğretmenleri “geleneksel aydın” kategorisinde değerlendirir: Pierre Bourdieu “eleştirel entelektüel”, Paulo Freire “politik eylemci”, Henry Giroux “dönüştürücü entelektüel” der öğretmenlere. Halkıyla bu denli ters düşmüş öğretmene biz ne diyeceğiz bilemedim… NOT: Sendikalı 1 milyon 994 bin 845 memurun 1 milyon 581 bin 326’sı MEMUR-SEN ile TÜRKİYE KAMU-SEN’e üye. Bunun 681 bin 601’i yüzde 95’i öğretmen olan eğitim işkolunda. Toplam sendikalı eğitim iş kolu çalışanı sayısı 850 bin. Cumhur İttifakının hinterlandındaki öğretmen oranı üç aşağı beş yukarı yüzde 80. Sandığa aynı orada yansıması mümkün değil, yüzde 30’u bile bulmayabilir. Bunun bir önemi yok. Örgütlü desteğini açıkça iktidardan yana kullanan, muhalefetini perde arkasına saklayan öğretmene entelektüel denemez.
|
378 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |