Geçen hafta Türkiye’de iki önemli zihinsel faaliyet gerçekleşti. Biri, 14-16 Aralık’ta Sosyal Bilimler Derneğinin Ankara’da düzenlediği 12. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresiydi: ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezinde yaklaşık 400 bilim insanı ve entelektüel dünyada ve Türkiye’deki gelişmeleri tartıştı. İzlediğim oturumlarda geçmiş yılların aksine neoliberalizm, kimi belirtilerine işaret edilerek gelmek üzere olan bir olgu olarak değil, hegemonyasını kurmuş, pekiştirmiş bir sistem olarak ele alındı.
Kongrede, dönüşümü tamamlanan sağlık, eğitim, ekonomi, siyaset ve teknoloji en çok tartışılan konular oldu. Özellikle Prof. Dr. Cem Terzi’nin sağlık sisteminin ticarileşmesi üzerine iki farklı oturumda sunduğu iki bildiri, bu alanın küresel düzeyde nasıl bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu göstermesi açısından oldukça ilginçti. Boğaziçi Üniversitesinden Prof. Dr. Fatma Gök ise eğitimde yaşanan dönüşümün makro (küresel, ulusal) ve mikro (okul, sınıf) düzeydeki sonuçlarına işaret etti. Eğitim de sağlık gibi hak olmaktan çıkmış, parası olanın satın alabildiği sektörel ürüne dönüşmüş.
İkinci ve oldukça önemli diğer etkinlik ise 17-18 Aralık’ta Boğaziçi Üniversitesinde gerçekleşen 3. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumuydu. Bilimin, dokuz yıldır uğradığı her türden saldırıya rağmen sokak kültürüne teslim edilmeyeceğini göstermesi açısından Katılamadım ama bu bilim şölenini videodan izledim. Siz de kaçırmış sayılmazsınız: Benim gibi video kayıtlarından (http://evrimsempozyumu.org/node/35/) izleyebilirsiniz. Douglas Futuyma’nın sunumu ile Uygar Polat’ın kendisiyle yapmış olduğu söyleşiyi özellikle öneririm. Futuyma Hırıstiyan “bilim insanları”nın evrim kanıtlarını reddedemediklerini belirterek “Belki de evrim Tanrı’nın yaratma şeklidir” noktasına geldiklerini belirtiyor. Akıllı Tasarım savunucuları fikirlerini gözden geçirmeleri gerekecek.