İhalesi kadar kendisi de akıllara ziyan akıllı tahta İhalesi kadar kendisi de akıllara ziyan akıllı tahta Merkez medya ilgilenmese de akıllı tahta ihalesinin bizi ilgilendiren tarafı var: Kamu kaynaklarının kamu adına düzgün olmayan yöntemlerle çarçur edilmesi hepimizi ilgilendirmeli. İhaleye katılan veya katılamayan şirketler, bu ihalede yaşanan usulsüzlüğü şirket çıkarları açısından izliyorlar. Çıkarlarını idari yargı organlarına açacakları davalarla savunma yoluna gidiyorlar. Kamu adına kullandığı yetki ile kamu kaynaklarını keyfine göre pay edenlerden de birilerinin hesap sorması gerekiyor. Fakat ne yazık ki ortada hesap soracak bir kurum gözükmüyor. Milli Eğitim Bakanlığının skandalla sonuçlanan akıllı tahta ihalesini Milli Gazete haberleştirmiş biz de geçen haftaki yazımızla yorumlamıştık. Ortada ihaleye fesat karıştırmak dahil bir sürü dalevere var. Toplamı 1,5 milyar olduğu söylenen ihaleler dizisinin birincisi şaibeyle başladıysa gerisini siz düşünün. BirGün ve Milli gazetede çıkan haberler üzerine Bakan Ömer Dinçer Anadolu Ajansını çağırıp bir açıklama yapmış. Bakan “Akıllı tahtayla alakalı genel tasarımı yapıldı. Ürünün tasarımı MEB uzmanları ve piyasa aktörlerinin katkılarıyla oldu.” diyor. Piyasa aktörü dediği ise bir üretici şirket; Bakana değil ama okurlara anımsatmak isteriz ki eğitim kurumlarında teknolojik ürün kullanımına piyasa “aktörleri” değil, üniversiteler karar vermelidir. Bakan, aynı açıklamasında akıllı tahtanın Türkiye'ye özgü ve özgün bir tasarım olduğunu öne sürüyor. İşte bu doğru! Çünkü alımı gerçekleşen tahtaların her biri 130 kilo ve 220 voltluk bir enerjiyle çalışıyor. Televizyon bozması gibi bir şey. Dünyada, bu kadar yüksek enerjiyle çalışan ve takılacağı duvarlar güçlendirmeyi gerektirecek kadar ağır böyle bir akıllı tahta yok. Bu akıllara ziyan akıllı tahtayı gerçekten biz ürettiysek yerli otomobil üretiminden şimdiden vazgeçmek gerek! |
2578 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |