Öğrenci Andı’nın kaldırılmasına ilişkin yandaş yazarlardan gelen öneriyi, entelektüel katkıya ihtiyacı olan bir konu olarak düşündüğüm için ciddiye alıp ben de bu konudaki görüşümü belirttim. Geçen haftaki yazımda Andımız’ın kaldırılmasına ilişkin liberal ve dinci çıkışlarla, eğitimin içeriğini oluşturan milliyetçi, dinci,  faşist unsurların temizlenmesini isteyen solcu taleplerin aynı şey olmadığına dikkat çekmeye çalışmıştım.

Dinci liberallerle yolumuzun kesişmediği, onların yolumuza çıktığı kısa sürede anlaşıldı. Zorunlu eğitim süresinin kesintili olmak koşuluyla uzatılması haberiyle başlayan tartışmanın ardından Andımız’ın, Gençliğe Hitabe’nin, Kılık Kıyafet Yönetmeliği’nin masaya gelmesi aslında AKP’nin daha radikal dinci bir eğitim politikasına yönelmesinin ipuçlarıymış. Meğer liberal dinciler, toplumun tansiyonunu ölçüyorlarmış.

Açıkçası, Mümtazer Türköne’nin, Türklüğü yeterince yüceltmediği gerekçesiyle de olsa Andımız’ın kaldırılmasına ilişkin teklifini başbakanın konuşmasına kadar tartışmaya değer masum bir öneri olarak görüyordum. Ardından din dersinin ve Gençliğe Hitabe’nin kaldırılması gerektiğini yazdı. Başbakanın dindar gençlik projesiyle “Dindarlık sadece dindarlık değildir” deyip rolünün nereye kadar olduğunu belli etti. Benim gibi tartışmaya dahil olmak isteyenler de açıkta kaldı. Kendime tembih ediyorum; liberal sağcıları ciddiye almadan önce asıl amaçlarının ne olduğunu ciddi bir şekilde anlamalısın diye.

Yorumlar