“Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından gelişmiş; hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek...” eğitimin çocuklara ve ebeveynlere vaadi olarak hâlâ politika metinlerindeki yerini koruyor. Fakat politikacılar, eğitimin bu evrensel rolünü görmezden gelip, okulları piyasaya iş gücü hazırlayan kursiyer merkezlerine dönüştürüyor. Getirisi olan bir meslek sahibi olmanın “kalkınmanın” ve “gelişmenin” gereği olduğuna inandırılan toplum, eğitimi artık bir mesleğin karşılığı olarak kullanıyor. Ebeveynler, çocuklarının ürettiği zenginlikten pay alamamalarına rağmen politikacıların piyasa adına söylediği yalanlara inanmaya, eğitimin maliyetini üstlenmeye devam ediyor. Eğitim, her şeyden önce insana, neyin/niçin “iyi” veya “kötü” olduğunu ve “iyi” ile “kötü”yü ayırt etmenin yollarını göstermelidir. Ne yazık ki piyasa için eğitim, insana dair tutumları eğitimin bireye kazandırması gereken davranışlardan saymıyor. Oysa insanlık, okulu, etik kuralların geliştirildiği, ahlaki davranışların kazandırıldığı yerler olarak düşünüp tasarlamıştı. İlki Anadolu’da ortaya çıkan, dersleri arasında doğa, matematik, geometri olan Antik Dönem okullarının miğfer (temel) dersi ahlak ve ahlakın kurallarını belirleyen etikti. Ne oldu da bu topraklar hileyi erdemden sayar oldu? Toplumsal ilişkilerinde ahlaka en çok gereksinim duyan Türkiye’nin buradan çıkması mümkün mü? Bu sorulara yanıt arayan Piyasa Ahlakı, ahlakı, davranışa dönüştüğü yer olan okulda aramayı, yeniden eğitimim merkezine yerleştirmeyi öneriyor. | |
ISBN :978-9944-271-55-4 BOYUT : 13,5x19,5 SAYFA : 144 FİYAT : 20 Tl. |