Kitaplar


 

 


(Ortak kitap)
 



    https://www.facebook.com/ozmenu  https://twitter.com/unalozmen

 

Ünal Özmen

 

Anasayfa

Alevilik, laik yaşam değerleriyle fazlasıyla uzlaşma noktaları bulabilen bir inanma biçimidir. Bu özelliğinden ötürü bazı çevreler, özellikle sosyalist sol Aleviliği kökeni çok eskilere dayanan kültür formlarından biri olarak görür. Egemen İslam anlayışında rastlanmayan hatta İslam inancıyla çelişen ritüellerine bakarak başka bir din olduğu iddiasında bulunanlar da var. Aleviler, bir nevi inançsızlık iddiasında bulunan, İslam’la bağlarını koparan bu dışarıdan değerlendirmeleri pek sorun etmezler. Aksine onlarla aynı değerleri paylaşan müttefikler gibi ilişki geliştirirler. Buna karşın Sünni İslam’ın Aleviliği “din dışı” görmesine müthiş tepki verirler. Sanırım bunun nedeni İslam’ı temsil iddiası ve temsil edilecek alan üzerindeki hâkimiyet mücadelesi.
AİHM’in din dersi kararına hükümet bu kez daha sert yanıt verdi. AİHM’in zorunlu din dersi ve dersin içeriğine ilişkin 2007’de verdiği karar o tarihte bakan düzeyinde karşılanırken aynı içerikteki son karar bu kez başbakan düzeyinde ele alındı. AİHM’in 2007 kararının ardından, liberaller ve kimi naif solcular halka din dersinin seçmeli olma olasılığını pompalıyor, dönemin Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de reddetmeyen gevşek cümlelerle durumu idare ediyordu. Aradan yedi yıl geçti; zorunlusu bir yana, eğitim diye üç zorunlu seçmeli ders ve binlerce imam hatip okulu kaldı elimizde. Bu noktaya geldikten sonra din dersi seçmeli olsun talebi pek gülünç kaçar. Israr eden çıkarsa da artık geçiştirilmeyecek, şiddetle uyarılacak. Bundan dolayı Davutoğlu, birifing alma bahanesiyle Eğitim Bakanlığı binasına gitti ve kalesinin en önemli burcundan halkını tehdit etti.
27.09.2014
27.09.2014
Camiye asılan bir reklamda da “imam hatip ortaokullarının amacı ve önemi” şöyle anlatılıyordu. “Milli, manevi ve ahlaki değerlerin kaybolmaya yüz tuttuğu bir dönemde çocuklarımızın bu değerlere bağlı, ailesini, vatanını, milletini seven ve onlara hizmet etmeye namzet inançlı ve ahlaklı birer fert olarak yetişmeleri için önemlidir” acaba öyle mi?
Görev süresi uzatılmayan okul müdürleri, kendi aralarında örgütlenerek uğradıkları haksızlığa karşı tepki geliştirmeye çalışıyorlar. Fakat arkalarında, üyesi oldukları sendikalar hariç kimse yok. Okuluma dokunma diyen veli, bir iki cılız istisna dışında müdürüme dokunma demedi. Müdürlerine dokunulması öğretmenlerin hiç umurunda değil. Hele öğrenciler, okullar açıldığında müdürlerinin değiştiğinin farkında bile olmayacak. Neden?
27.09.2014
27.09.2014
Gördüğünüz gibi artık öğrenciler okula kaydedilmiyor, tıpkı memurlar gibi herhangi bir okula atanıyor. Bu yıl ve nihayet, Eğitim Bakanlığının Adrese Dayalı Kayıt Sisteme geçmesiyle, devletin “hizmet” sunan her elemanını, yani memurunu atama yoluyla görevlendirdiği dönemden, hizmeti alanın atandığı bir döneme geçtik. Garip bir şekilde bu geçiş, atanmışların vesayetini kırdığı iddia edilen seçilmişler döneminde gerçekleşti. Hoş, tepeden tırnağa atanmışların yönettiği, başbakanının bile atama yoluyla koltuğuna oturduğu bir ülkede okul seçiminde öğrenci tercihinin gözetileceğini beklemek olmazdı.
Hükümet bu yıl, 250 bin öğrencisini devlet okulundan ayrılıp özel bir okula gitmesi için parayla teşvik ediyor. Eğitim Bakanlığı bu 250 bin öğrencinin okul ve sınıflara göre dağılımı ile desteklenme koşullarını yayımladığı bir genelgeyle duyurdu. Özel okulöncesi kurumuna giden 50 bin çocuk 2 bin 500’er; devlet okulundan ayrılıp özel ilkokula geçen 50 bin öğrenci 3 biner, özel ortaokul ve özel ortaöğretime geçen toplam 150 bin öğrenci 3 bin 500’er lira ile desteklenecek. Yoksul vatandaşa deniyor ki sana 3 bin 500 lira (desteğin üst limiti bu) vereyim, çalışkan olmak koşuluyla çocuğunu asgarisi öğrenci başına 10 bin lira olan özel okula gönder! Gerçekten yoksul birinin yeme, içme, giyinme, servis gibi yan masrafları hariç 7 bin 500 lirasını nedensiz yere gözden çıkaracağını düşünmek için saf olmak gerek. Bu aile, bir de RTE’nin aklına uyup üç çocuk yapmış ise ona, diğer iki çocuğunun nafakasını özel okula yatır diyen bence manyaktır.
27.09.2014
27.09.2014
Mikis Theodorakis (ki hayatı aşağıda adı geçeceklerinkinin toplamından anlamlıdır), sağcı Yeni Demokrasi Partisinden milletvekili olunca bir daha dinlemeyeyim diye sesini ve müziğini verdiği Zülfi Livaneli kasetini yüz yirmi kilometre hızla giderken aracımın camından fırlatmıştım.
Cevdet Sunay’dan sonrasına yurttaşlık yapmış biri olarak anlatayım: Aklımın erdiği tarihten bu yana makamı sorun olmak dışında yaralı parmağa işemiş bir cumhurbaşkanı görmedim.
27.09.2014
27.06.2014
Öğrenciler, Ateizm kavramıyla ortaöğretimin ilk sınıfında (9.sınıf) Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin birinci ünitesinde karşılaşıyorlar. Felsefi bir kavram olmasına rağmen Ateizm, İnsan ve Din ünitesinin İnanmanın Çeşitli Biçimleri konusunun alt başlıklarından biri sayılıp dini bir kavram gibi ele alınıyor. Kaynağı belirsiz şu tanımı sözünü ettiğim ders kitabından aldım. “Tarihin akışı içerisinde sosyal ve kültürel şartların etkisiyle insanlar farklı inanç biçimlerini benimsemişlerdir. İnanmanın çeşitli biçimleri de daha çok tanrı kavramı üzerinde yoğunlaşmış; monoteizm, politeizm ve ateizm gibi inançlar ortaya çıkmıştır.”(s. 16)
16.05.2014
09.05.2014
Dünya Okulu, ekonomik hayatın küreselleşmesiyle ortaya çıkan bir kavram; amaç, herhangi bir toplumu diğer devlet ve topluluklarla uyumlu hale getirmek. Dünya Okulu, eğitimin gücünden yararlanarak bilgisiyle, yetenekleriyle, davranışlarıyla öteki ile özdeş bir insan yaratmayı amaçlar.
Başlığın, Bir Başka Okul Mümkün Derneğine gönderme olduğunu düşünenler yanılmıyor. Eğitim politika ve pratiklerine zihinsel katkı amacıyla kurulan muhalif dernek sonunda bir özel okul markası oldu. Bu vesileyle arkadaşlara, bir başka okulun mümkün olmadığını, onlara muhalif tutumumuzun kamusal eğitim karşısında kullanılmaması gerektiğini söylemiş oldum.
02.05.2014
25.04.2014
TÜRGEV, "paralel (özel) eğitim" amacıyla kurulmuş bir vakıf olamaz, değil zaten: O da benzerleri gibi eğitim kavramının insanın sosyal gelişimine dair meşruiyet sağlayıcı değerlere tekabül eden ve kamusal hizmeti çağrıştıran içeriğini sömüren vakıflardan biri. Kavram olarak eğitim, parçası haline getirildiği ticaretin her türden kirli ilişkilerinin görmezden gelinmesinde kullanılabiliyor. Vergi kaçırma, kara para aklama, kamu mal ve maliyesinden ayrıcalıklı yararlanma din gibi eğitimin de temizlik hizmeti sunduğu kirli ilişkiler olmaya başladı. Ne yazık ki eğitim kavramının, TÜRGEV'le, mevzuata sığmayan fakat kapitalist piyasanın bile etik açıdan açıklama getiremediği rüşvet alıp verme işlemine bulaştırıldığına tanık olduk.
TÜRGEV, "paralel (özel) eğitim" amacıyla kurulmuş bir vakıf olamaz, değil zaten: O da benzerleri gibi eğitim kavramının insanın sosyal gelişimine dair meşruiyet sağlayıcı değerlere tekabül eden ve kamusal hizmeti çağrıştıran içeriğini sömüren vakıflardan biri. Kavram olarak eğitim, parçası haline getirildiği ticaretin her türden kirli ilişkilerinin görmezden gelinmesinde kullanılabiliyor. Vergi kaçırma, kara para aklama, kamu mal ve maliyesinden ayrıcalıklı yararlanma din gibi eğitimin de temizlik hizmeti sunduğu kirli ilişkiler olmaya başladı. Ne yazık ki eğitim kavramının, TÜRGEV'le, mevzuata sığmayan fakat kapitalist piyasanın bile etik açıdan açıklama getiremediği rüşvet alıp verme işlemine bulaştırıldığına tanık olduk.
21.04.2014
21.04.2014
Abdurrahman Dilipak’a muhtaç kalan AKP, taşla çivi çakan insan gibi elini ayağını yaralamaya devam ettikçe bir süre sonra kendisi de kullanılmaz hale gelecek. Eninde sonunda ortaya çıkacağını varsaydığımız yeni siyasi hareket, muhtemelen, İslam’dan tefekkür çıkaramadığı için iflas ettiği gibi dinsel eleştiri taşıyan bir söylemle AKP projesinin reddi anlamında kendisini Liberal İslam olarak tanımlayacak. Siyasal İslam’ın ikinci hali dediğim budur.
Tehlikeli dediğim şey, Erdoğan’ın devlet okullarından kaçan laik orta sınıfın özel okullara sığınması. İki yıldır nerdeyse günde bir özel okul açılıyor ve hiçbiri dindar kesime hitap etmiyor. Bunun kısa vadede görülecek sonucu devlet okullarındaki halk denetiminin ortadan kalkması, özel okul anlayışının eleştirilemez derecede meşruiyet kazanması; daha da tehlikelisi, devletin karşılamak zorunda olduğu bu kamusal haktan gönüllü vazgeçme fikrinin kabullenilmesi olacaktır.
13.04.2014
11.04.2014
İradeyi, kaynağı hangi düşünce olursa olsun bireyin bilincine dayanarak takınmış olduğu tavır/tutum olarak özetleyebiliriz. Bir tutumun iradi sayılması için akla dayalı ve değişebilir olması gerekir. İradenin en kısa ve anlaşılır tanımı için Kadir Cangızbay hocamıza kulak verelim: İrade, kişinin haysiyetidir…
Cemile, on bir yıl önce, geçenlerde kuaförde işe başlayan kızı Mehtap henüz altı yaşındayken Orta Anadolu'nun bir köyünden şehre göç etmiş ailelerden birinin annesi; Kadir'in karısı... Üç gün önce Ankara'nın en büyük outlet AVM'sinde gördüm onu; Mehtap'tan sonraki büyüğü kız, küçüğü erkek iki çocuğunun elinden tutmuş yürüyen merdivenden yemek katına çıkıyordu. Cin gibi; artık yanında kocası olmadan fakat pek uzak olmayan kalabalık mekânlara girip çıkıyor, alışveriş yapıyor, gezip dolaşıyor...
04.04.2014
28.03.2014
Sorun şu ki; bir süre sonra bu hükümet olmayacak, ne yazık ki AKP azımsanmayacak sayıdaki tetikçi eğitim kadrosunu geride bırakarak gidecek. Kimi bakanlık-il-ilçe yönetiminde, kimi müfettiş, çoğu da okul müdürü olarak çocuklarımızın kaderine hükmetmeye devam edecekler. Bu tipler yeni düzene uyum sağlamakta mahirdir. Eğer gün olur bu dönemi restore edecek bir iradeyi hükümet olarak görürsek AKP’ye kolluk görevlisi olmayı mesleğine yakıştıran bu kişileri yeni dönemin aktörleri olarak göreceğinizden kuşkunuz olmasın. Gelecekte eğitimin asıl meselesi bu olacak. AKP’nin bugüne dek yaptığını sandığı değişiklikleri kanunla, bir genelgeyle değiştirebilirsiniz ama bu adamları değiştirmek mümkün değil.
Vicdan, insani bir duygu; olayları neden sonuç ilişkisi içinde akılla yorumlayarak bir sonuca varıp ona göre tutum almaktır. Katil enine boyuna düşünemediği için katil olmuştur. Onda vicdan aranmaz, vicdanını devreye sokması beklenmez. Öyleyse ne katilin olmayan insafına sığınarak ne de tek başına vicdana havale ederek seri cinayetlerin kurbanı olmaktan kurtulamayız. O ancak praksisle, yani vicdanların harekete geçirdiği bilinçli eylemle etkisizleştirilebilir.
21.03.2014
14.03.2014
Humus, Hz. Muhammed'in ilk ticaret kervanı baskınından elde edilen ganimeti paylaştırırken beşte birini kendisine ayırmasıyla kurumsallaşmış İslami vergi türlerinden biri. Ayeti daha sonra, Bedr Savaşında ele geçirilen malların bölüşümü sırasında inmiştir. Sözcük anlamı "beşte bir"dir.
Ortada dinler dahil, dünyaya/insanlara nizam vermek için ortaya çıkmış hiçbir öğretinin kabul edemeyeceği bir hal var. Hırsızlık, yalan-dolan, riyakârlık, namussuzluk, hainlik… Tek sözcükle, ahlaksızlıkla izah edebileceğimiz bütün bunlar, bir veya birkaç şeytana uyup bozulmuş bireyin işi değil, örgütlü, organize bir yapı içinde gerçekleşiyor. Adına devlet, parti, dernek, vakıf; cemaat, hareket ne derseniz deyin bir topluluktan, örgütlü bir hareketten söz ediyoruz.
07.03.2014
01.03.2014
Akıllı tahta, tablet, yazılım ve bunlara bağımlı donanımların, okullarda hükümetin amaçladığı biçimiyle kullanılması da kimseyi heyecanlandırmasın. AKP bu projeyle, devasa bir para trafiğini eğitim gibi meşru bir kavram içinde yönetirken aynı zamanda okula bilgi girişini de tek merkezden kontrol etmenin peşinde.
Hükümetin alelacele TBMM Başkanlığına sunduğu “Dershane Kanunu” olarak bilinen kanun tasarısının görüşülmesi seçim sonuna kaldı. Kamuoyu tartışsın öyle görüşülsün diye değil elbet; muhalefetini kendi içinden çıkaracak maddeler içeren tasarıyı savunma gücünü kendinde bulamadığı için. Biz yine de görüşümüzü bildirmiş olalım: Bir tümcede özetlersek tasarı, mevcut durumu yeterli görmeyerek eğitimde devlet otoritesini daha da güçlendirirken eğitimi piyasa için cazip bir yatırım alanına dönüştürmeyi amaçlıyor.
21.02.2014
14.02.2014
Araştırmanın tam adı Çukurova (Üniversitesi) Öğrencilerinin Gözüyle Üniversite olmasına rağmen, her öğrencinin gözü Çukurovalı öğrencininkine benzediği için başlıkta genellemeye gittim. Bizler dershaneler ve yükseköğretime geçiş sistemi tartışmasından başımızı kaldırıp bir türlü yükseköğretim öğrencilerine bakmaya fırsat bulamazken Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, yükseköğretim öğrencilerinin yaşamları ve öğrencilik boyunca karşılaştıkları sorunları kendi ifadelerine başvurarak belirleyip çözüm önerileri geliştirmekle meşgul olmuş.
TÜSİAD, Aralık 2013'te Okulda Üniversite -Türkiye’de Öğretmen Eğitimini Yeniden Yapılandırmak İçin Bir Model Önerisi- başlıklı bir rapor yayımladı. Rapor, öğretmen eğitiminde akademik eğitimle pratiğin (uygulamalı) birlikte yürütülmesi gerekliliği üzerinden bir model öneriyor. “Okulda Üniversite” olarak formüle edilen model, lisans düzeyindeki öğretmen eğitiminin “Alanda Yüksek Lisans” düzeyine yükseltilmesini, deneyimli öğretmenler gözetiminde okulda devam eden iki yıllık mesleki eğitimi öngörüyor. Model, Yüksek Köy Enstitüsünün modernize edilmiş hali gibi geldi bana.
31.01.2014
31.01.2014
Kendi aralarındaki savaşta barış görüşmesini laikliğin gözetiminde yapmak istemeleri hiç kuşkusuz inatla korumaya çalıştığımız bu alanı tarafsız görmeleriyle ilgili değil. Ortada temizlenmesi gereken bir pislik var; bir yıl öncesine dek aynı kaba işeyen siyasal İslamın iki temsilcisi birbirinin üstüne işemeye başlayınca böyle durumlarda en uygun yer olarak WC yerine gidin pantolonunuzu laikler temizlesin diyorlar.
Gülen Hareketine yakın isimler bürokrasiden temizlenirken büyük gürültünün Milli Eğitim Bakanlığında kopması beklenmez mi? Savaşın eğitimin ürettiği getirinin paylaşımından çıktığı göz önüne alındığında mantıklı olan bu. Çünkü adı eğitimle birlikte anılan, amacına ulaşmak için eğitim kurumlarını strateji merkezi yapan bir hareketin doğal olarak en örgütlü ve güçlü olduğu yer MEB olmalıydı. Fakat ...
18.01.2014
10.01.2014
Eskiden köylerde sık rastlanılan bir intikam yoluydu; köylü, baş edemediği düşmanı komşusunun bağının başını vurur; harmanını, komunu yakardı. Silahın devreye girmesine dek yargıya yansımayan bu intikam yolu misilleme ile sürer giderdi. Çünkü köylü, kendisine de “mal” muamelesi yapıldığı ve de malı canın yongası olarak bildiği için düşmanının malını can yerine alır, sonucuna da ‘mala gelen cana gelsin’ diyerek katlanırdı. Öyle olduğu içindir ki dikili olduğu bahçe duvarını aşıp avlusuna sarkan armudun dalını kesip köküne bıraktığı için öldü Hüseyin. Bir dal için Hüseyin’i av tüfeği ile vurduktan sonra “ben kemiğimi kimseye kemirtmem” diyen ise amcasıydı. ‘Hadi be!’ demeyesiniz diye bu olaya Niksar’ın öğretmeni olduğum bir köyünde tanık olduğumu belirteyim. (bu kez de Doğan Tılıç ‘Hadi be!’ diyebilir, memleketi ya!).
ABD'nin Florida eyaletindeki Everglades bölgesinde, 4 metrelik bir Burma pitonu, 2 metrelik bir timsahı canlı canlı yutmaya çalışırken göbeğinden çatladı. Bataklık ve sazlık olan Everglades bölgesi, timsahlar başta olmak üzere çeşitli vahşi hayvan türleriyle tanınıyor.
03.01.2014
27.12.2013
Bu kayıtları o gün görmezden gelenlerin konjonktürün değişmesiyle yakında gündeme getireceğini sanıyorum. Çünkü içinde AKP döneminin kirli ilişkilerini aydınlatacak, kendi içlerinde kavga etmelerine yol açacak magazin değeri yüksek detaylar mevcut. Mesela Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen’in “Bir adama elli tane, altmış tane ihale veriyoruz. Kusura bakmasınlar bizim öbürlerinden farkımız kalmadı, kınadıklarımızdan...” yakarışı, ihale yasasının hangi amaçlar için değiştirildiğini ta o günden itirafıdır. Zeki Ergezen bu yakınmayı, müfettişlerinin ihaleye girmesini sakıncalı buldukları fakat bizzat kendisinin kollaması ile o gün itibarı ile seksen kamu ihalesinin mütahiti olan adamın sofrasında yapıyor.
Alternatif eğitim, mevcut eğitim anlayışına karşı farklı arayışları ifade eden bir kavramdır ve egemen öğretiye muhalif alternatif birey yetiştirmeyi amaçlar. Devletin eğitimde yükümlülüklerini yerine getirmemesi, verdiği kadarını bile toplumun aleyhine bir bilince dayandırmasıyla kimi entelektüeller arasında alternatif çıkış yolu olarak görülür.
20.12.2013
13.12.2013
Şöyle bir önerim var: Tunus ve Türkiye, kurucu ülke olarak The Programme for International Müslim Student Assessment (Uluslararası Müslüman Öğrenci Değerlendirme Programı) -PIMSA- adında ayrı bir organizasyon kursunlar. Eğer kabul ederlerse bu örgütlenmeye Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır (bu aşamada reddedebilir), Ürdün, Lübnan-, Sudan (kurucu olabilir), Kuveyt, Yemen (katılırsa yeme de yanında yat; sonuncu olma riskimiz ortadan kalkar), Afganistan ve Pakistan'ın katılımı sağlanmalı. Böylece meşruiyeti tartışılmayacak ve herkesi mutlu edebilecek uluslararası nitelik kazanmış bir değerlendirme programına kavuşmuş oluruz. Böyle bir öğrenci değerlendirme sınavında, emin olun Türkiye birinciliği kimseye kaptırmaz. Tunus için de sondan değil, baştan ikincilik garantidir. İran kesinlikle üyeliğe kabul edilmemelidir aksi halde Türkiye sittinsene birinci olamaz. Pakistan'ı bile Türkiye'ye rakip olarak görüyorum ama olsun, ne de olsa Sünni Müslüman, dışlamamak lazım.
Erdoğan’ı dershaneler konusunda harekete geçiren asıl nedeni anlamak için sanırım önce Cemaat neden direniyor sorusunun yanıtlanması gerekiyor. Çünkü irili ufaklı binlerce dershane ve dershaneci dururken tartışma hükümetle Gülen arasında sürüyor. Başbakanın bu konudaki mesajını doğrudan Cemaate iletmesi de yanıtın orada aranması gerektiğini gösteriyor. Fakat önce Gülen Okullarının misyonunu bir kez daha anımsayalım.
06.12.2013
27.11.2013
Gülen, Erdoğan için güvenilir bir müttefik değil; onu, gücün peşine takılan, kendisinden sonraki iktidar adayı ile kuracağı yeni ilişkilere odaklanmış bir işadamı olarak görüyor ve diğerleri gibi onu da tehditle çevresinde tutmaya çalışıyor. Her şeye rağmen aralarındaki hukuka binaen Erdoğan “Kim gücenirse gücensin”, “Eğitim öğretime hizmet verecekseniz okullaşın” gibi Cemaat üzerinde balyoz etkisi yapacak kararını yumuşak ifadelerle doğrudan Gülen’e gönderdi.
Doğuş Üniversitesi, Psikoloji Bölümünde 15 Eylül’de bölüm başkanı olarak göreve başlattığı Prof. Dr. Serdar M. Değirmencioğlu’nun işine 24 Ekim’de son verdi. Bu ilk tümceyi okuduğunuzda, haklı olarak dönem ortasında, sınavların arifesinde, zaten eksik kadroyla öğretim yılına başlamış bir üniversitede henüz bir ayını yeni tamamlamış bir bilim insanının işine son verilmişse herkesin kabul edebileceği geçerli bir neden vardır diye düşündünüz. Peki, gerekçesini sorduğunda rektör, işten attığı kişiye "İstersen ders saat ücreti karşılığında derslerini sürdürebilirsin” demişse her halde aklınıza kadro fazlalığı, akademik yeterlilik; hocanın öğrenci ve öğretim kadrosuyla uyum sorunu olduğu gelmez…
15.11.2013
01.11.2013
Milli Eğitim Bakanlığı, okullardaki öğrenci değerlendirme yöntemlerinden biri olan “sözlü sınav”ı kaldırıyor; yerine performans değerlendirme notu getiriyor. Fakat aynı bakanlık, aynı zaman diliminde sözlü sınavı, şube müdürü atamalarında kullanmak üzere değerlendirme yöntemi olarak Millî Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik’ine ekledi. Siz ‘niye ki’ diye sormadan ben bu ikili tutumun nedenini anlatayım.
Öğretim programlarının değişmesi, doğal olarak ders kitaplarının değişimini de beraberinde getirmiştir. İnşacı (konstruktivist) eğitim yaklaşımı sloganı altında ezberciliğe son verme, bağımsız düşünebilme, öğrenmeyi öğrenme ve öğrencilerde araştırma becerilerini geliştirme gibi genel kabul gören söylemlere başvurulmuş olmasına rağmen yeni programlara göre hazırlanan ders kitaplarında ezbercilik hakim öğretme yöntemi olarak kalırken beceri geliştirme yerine değer ve tutum geliştirmeye odaklanılmıştır. Çünkü bağımsız düşünebilme, öğrenmeyi öğrenme ve öğrencilerde araştırma becerilerini geliştirme gibi çocuğu özgürleştirici yöntemler dinin başvurduğu öğrenme yöntemleri olamazdı.
27.10.2013
23.10.2013
AKP, şu sıralar YÖK eliyle üniversiteleri medreseleştiriyor, hem de hızlı bir şekilde. Medreseleşme tamamlandıktan sonra ikinci, belki üçüncü bir pakette ‘YÖK’ü kaldırıyoruz ve üniversitelerimiz artık kendi kendilerini yönetecek’ derse ne diyeceğiz.
XQW harfleri, Türkçe alfabeye 1981 tarihli Türkçe müfredatıyla girdi; 2004’te dönemin Eğitim Bakanı AKP’li Hüseyin Çelik tarafından alfabeden çıkarıldı. İnanmayan, 2004’te bu harfleri alfabeden çıkarıp dokuz yıl sonra ekran ekran dolaşıp “klavyeye özgürlük” getirdiklerini anlatan Hüseyin Çelik’ten önceki öğretim programını bulup baksın.
12.10.2013
10.10.2013
Avrupa’nın baş etmeye çabaladığı anti laik talepler, Müslüman ülkelerde iktidara taşıyıp arkasında durdukları radikal İslamcı hareketlerden etkilenen kendi ülkelerindeki Müslüman nüfustan geliyor. Avrupa’daki laik uyanış, geç de olsa bu gerçeğin onların da farkına vardıklarını gösteriyor. Umarım ürün kaybına yol açan otları çekip komşunun bahçesine dikmekle zarardan kurtulunamayacağını, komşuda olgunlaşan tohumların rüzgârla kendi bağlarına taşınacağını idrak etmiş olsunlar! Bu farkındalık ancak o zaman Türkiye için hayırlara vesile olur.
Fransa Eğitim Bakanlığının 9 Eylül 2013’te Okullarda Uyulmasını İstediği Laiklik Yasası (Şartı)
29.09.2013
26.09.2013
DİĞER İKİ YAZI Türbanlı öğretmen, pantolon giyen öğretmeni şikâyet etti / Süngülü tüfek
Aydınları pek ilgilendirmezmiş gibi gözüken bu konu, kimi ilahiyat hocaları ile ilahiyat kökenli gazete yazarlarının tepkisini çekti. Tartışma hararetle devam ediyor. İtiraz edenler ‘Üniversite bu, birazcık akıl kullansa ne olur?’ demeye çalışıyorlar. (2. Yazı)
20.09.2013
15.09.2013
Genel liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesi kararının İmam hatip liselerinin genel liselerin yerine inşasına dönük bilinçli bir politikanın ürünü olduğu da her halde anlaşılmıştır. Anlaşılmamışsa, genel liselerin ardından orta ölçekli bir ilçedeki ortaöğretim okullarına kayıt sayıları bunu bize anlatır. Geçen yıl 140 yeni öğrencinin kaydeden imam hatip lisesine bu yıl (düne kadar) 323 öğrenci kaydolmuş. Birkaç yüz metre uzağındaki meslek lisesindeki kayıt artışı ise 47’de kalmış. Aynı yerleşim biriminde, fakat şehrin oldukça dışındaki çok programlı lisenin bünyesinde henüz bir sınıf açacak kadar kayıt yok. İHL’nin, genel liselerin kapatılmasıyla seçeneksiz bırakılan SBS mağduru yoksul ve çaresiz aile çocuklarından beslendiği açık.
SBS’de değişikliğe gidilerek ders bazında yapılacak bölgesel sınavların sorusu merkezde (MEB) hazırlanacak; değerlendirilmesi de aynı merkezde yapılacak. Anladığımız kadarıyla yeni SBS'ye göre ortaokulu bitirdiğinde öğrenci, test yöntemiyle yapılan 36 seçme sınavına girmiş olacak. Biliyoruz ki her sınav, eğitimi, öğrencinin ihtiyacı yerine, seçimi yapanın beklentisini karşılamaya yöneltir. Yani iyileşme diye sunulan yeni sınav yöntemi, eğitimi pedagojik amaçlarından biraz daha uzaklaştırıp çocukları kategorilere ayıran sisteme hizmet edecek.
15.09.2013
15.09.2013
Hükümet, FATİH donanımlı sınıflar için “İnsan sağlığına zararsızdır. Hayati hiçbir risk unsuru yoktur!” diyebilir mi? Pilot uygulama alanlarında radyasyon ölçümü yaptırıldı mı? Yaptırıldıysa sonuç nedir, yaptırmadıysa niye yaptırılmadı? Öğrencisi olan herkesin bu soruları Erdoğan’a yöneltmesi gerek. Çünkü edindiğim yeni bilgilere göre, tabletten bilgi alayım derken çocukların, aldıkları bilgileri depolayacakları beyinlerinden olmaları söz konusu.
Memurların çoğu restleşme gibi gözüken bu atışmanın aslında danışıklı dövüş olduğunu biliyordu. Yine de Memur Sen’in toplu sözleşme takviminin son günü olan 31 Ağustos’a kadar hükümetle olan aşk ötüşmesini sürdüreceği düşünülüyordu. Çünkü Temmuz 2013’te yıllık enflasyonun yüzde 8,8 olduğu açıklanmış, 2014’te de enflasyonun çift haneli rakamlara tırmanacağı belli olmuştu. Fakat Memur Sen, hükümetin 3+3 önerisinin altına 7 Ağustos günü imza attı. Sözleşme, bayram tatili başladıktan, toplu sözleşme görüşmelerinin taraflarından Kamu Sen ve KESK “görüşmelere bayram tatilinden sonra devam edilecek” diye gönderildikten sonra imzalattırılıyor.
15.09.2013
16.08.2013
İnancı gereği türban takan öğretmenin, aynı gerekçe ile azli istenebilir
G.D.’nin 1 Ağustos 2001 tarihinde MEB Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla memurluktan atılmasına neden olan ihraç teklifi de Samsun Valiliğine aittir. Peki, o tarihlerde Samsun valisi kimdi? Şu anki İçişleri Bakanı Muammer Güler! Muammer Güler, Samsun Valiliğine 28 Temmuz 2000’de atandı, 30 Ocak 2003’e kadar bu görevde kaldı. Sorum Muammer Güler’e değil, davalı idare olarak aleyhine verilmiş kararın Danıştaydan düzeltmesini isteyen MEB hukuk müşavirinin görevden alınması gerektiğini düşünen Bülent Arınç’a...
06.08.2013
26.07.2013
 9  ...